TANER UYANIKER
Konut satışları son 2 aydır artış trendinde. Mevduattan çıkan bazı yatırımcı konuta yönelirken, inşaat firmaları bu durumun yalancı bahar mı yoksa kalıcı düzelme mi olduğunu analiz edip gelecek adına doğru adım atmakta kararsızlık yaşıyor…
Konut sorunları 2018 yılına dayansa da son 2 yılda sektörde adeta yaprak kımıldamıyor. Özellikle genel seçimler sonrası hükümetin uygulamaya geçtiği para sıkılaştırma politikası sonucunda faiz yükseltimine gidilmesi konut alımını bıçak gibi kesmişti. Yüzde 60’ları bulan mevduat faiz oranlarıyla yönünü bu tarafa çeviren yatırımcı, Türkiye’nin ana yatırım aracı olan gayrimenkulü unuttu.
Satışların durmasıyla sıcak para dönüşünü sağlayamayan ve yüksek faizle borçlanarak çıkılmaz bir sarmala giren bazı inşaat firmaları ardı ardına iflas ve konkordato ilan etmeye başladı. Durum öyle bir noktaya geldi ki 2024 yılının ilk 8 ayında Türkiye’de konkordato talep eden firmaların neredeyse yarısını inşaat firmaları oluşturdu.
YATIRIMCIDAN KONUT HAMLESİ
Piyasanın hareketsiz konumu ve bu durumun ne kadar süreceğini öngöremeyen inşaat firmaları projelerini durdurdu, yeni yatırımlardan kaçındı. Bu da Türkiye’nin yıllık konut ihtiyacının altında üretimlere neden oldu. Büyüyen konut ihtiyacına karşılık, yapılamayan üretime yüzde 25’lik kira zammı sınırlamasını da getirince kira fiyatları çok yükseldi ve hala da yükselmeyi sürdürüyor. Bu artan kira fiyatları konutta amortisman sürelerini bazı yerlerde 10 yıla kadar düşürdü.
Tüm bunlara ek olarak Merkez Bankası’nın faiz oranlarını son aylarda sabit tutması, bankaların da mevduat faizlerini yavaş yavaş düşürmesi, bu alanda olan yatırımcıyı konuta yönelik harekete geçirdi.
Uzun süredir faizden yüksek geliri elde eden buna karşılık alacağı konutu hiç yükselmeyen ya da çok cüzi yükselen yatırımcı (özellikle bilinçli yatırımcı) ani düşük faiz indirimi ve hızlı konut piyasasına yakalanmamak için erken hamlede bulunarak konuta yöneldi. Bu yöneliş konut satışında 2024 Temmuz ayında yüzde 16’lık artışa, ağustos ayında ise 9,9’luk bir artışa neden oldu. Ziraat Bankası’nın da konut faiz oranını 2,79’a düşürmesi, geç kalma korkusu içinde olan yatırımcıyı konuta yönlendirdi.
BAHAR HAVASI KALICI MI?
Bu talep, inşaat firmalarını yatırım için harekete geçirebilir. İnşaatın beslediği çok fazla yan iş kolu da bu durağan piyasadan çok etkilenmişti. Sektörün beklentisi piyasanın çok parlak dönemlerindeki gibi olmasa da en azından iş yapılabilir bir düzeyde olması. Burada hükümetin alacağı karar çok önemli. Para sıkılaştırılmasına rağmen hala enflasyon istenilen düzeyde düşmüş değil. Piyasanın tam oturması için 2025 yılının en azından son çeyreğine kadar aynı para politikasını sürdürme talebi olabilir ve bu durum istenilen faiz oranlarının 2026 yılına sarkacağını gösterir. Ya da piyasada oluşan bu bahar havasını hükümette destekleyebilir ve biraz daha faiz indirimi ile bu sıcaklığı devam ettirebilir.
İKİ SEÇENEK…
Eğer hükümet para sıkılaştırma politikasını sürdürmedeki kararlılığını devam ettirirse yerel seçimler öncesi oluşan 2-3 aylık satış hareketliliği gibi bu dönemde yerini yeniden durgunluğa bırakacaktır. İnşaat firmaları için önlerinde iki seçenek mevcut. Ya hızlı aksiyon alıp projelerini tamamlayıp, konutun ilk dönem hareketliliğinde pastanın büyük bölümü kapmak ya da piyasanın tam düzelmesini bekleme yoluna gitmek… İlk seçenekte piyasa koşulları bekledikleri gibi gerçekleşmezse öz sermayesi yetersiz bazı firmaları çok zor anlar bekleyebilir. 2. seçeneği seçen firmalar ise piyasanın hızlı ivme kazandığı dönemi kaçıracakları için, istedikleri satışı ve karı yakalayama riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Şimdi firmaların bunun yalancı bahar mı yoksa gerçek bir bahar mı olduğunu iyi irdelemeleri ve ona göre karar vermeleri gerekiyor.